sesli ortamlarda evcilik oynarken sen
yağmuru demliyordu bulutlar damlara
mahçup ama delikanlı geçiyordu zaman
teninin kokusunu ilk kez
yağmurda gezerken duymuştun
ve hiç bitmeyecek sevdalar var sanıyordun
ne yazık..
ben annemi özlüyordum
kurtarılmayı bekleyen kırmızılar vardı
iskambil kağıtlarından
topu topu iki desteyle
kocaman aşklar yaşanmazdı
görüyordun
kırmızı bir aşk yoktu bilmiyordun
ne yazık..
ben annemi özlüyordum
fotoğraflar sözlere sığmayacak anların
derişik tasvirlerini yapıyordu
duygusuz.. duyarsız..
en güzel kıştı yine de yaşanılan
en iyi yardımcı oyuncular bizdik..
sobayı yakıyordun
perdeyi aralayıp
anlatılası beyazlar topluyordun kendine
ne kadar yazık..
ben annemi özlüyordum
televizyona ve sevişmelere emanet
yuvarlak saatler vardı
ne zaman lazım olsa zaman
kum olur akardı
yeminli aşk-i muhabbetlerimize
yalanlar iliştirip koynumuza sıvıyormuşuz meğer
meğer
en büyük yalanı geceler söylüyormuş ikimize
önce geceler sonra biz oynamaya başladık bu oyunu..
usulca sokulup üstümü örtüyordun
yazık…
ben annemi özlüyordum..
Kış-2001
Bu şiiri her okuduğumda yeniden okumak istiyorum niye acaba.. (:
Zıhlarına bürünmüş ortaçağ şövalyesiydin aklımın köşelerinde, ruhun varmış ki böylesini düşünmemiştim.Muhteşem dizeler,kalemine sağlık.