Toprak böylesine özledi mi suyu?
Bu uzaklarda kalmışlığın şimdi acıtan,
ellerin bile bana yabancı..
Bir tek ellerin mi..
İsminsiz dudaklarım..
Sensiz sözlerim yalnız,
tırnaklarım,
kirpiklerim bile..
Bu umarsız ayrılıklar,
bu nerden geldiği bilinmez şarkılar,
ki her notası kekremsi serzenişler..
Kırk yılda bir gibisin bana işte,
öyle güzelsin..
Bu kuş uçuşu yokluğun,
yollara vurunca bitmiyor..
Ömrümün kayalara bindirdiği yerdi,
sevgi sözcüklerini paslı hükmünde tutamadığı,
damıtılmamış acıydı
yüreğimden kopardığın karanfil..
İmkansıza dudak bükerken,
bir sevginin bin yürekten muaf olduğu
aynalarda sırsın şimdi,
tarifsiz ve sessiz..
Öyle hazinsin..
Boynu bükük eğer’lerle ,
şakadan başka açıklaması olmayan
zaman,
inadına yalan..
Sabrımın kilitleri zorlanıyor,
neyle avunsam hayaller sırılsıklam,
umuda koşsam dizlerim acıyor,
yanaklarım alev alev..
Kuytularımda seni susuyor gönlüm
kimliksiz beyanlarla..
Tahammülleri soyundum
öyle bekliyorum..
bunları kendınmı yazıyosun hemen hemen hepsi harika yazdıklarından seni çözmek çok kolay eğer içtensen
Şiir nedir..zor bir soru cevabı hiç yok…ama yalnıca acılı sözleri yan yana getirmek değildir..onu da biliyorum. beynin boşalmayan tarafımı hayır.. peki nerde varoluşsal yalnızlığımız peki nerde acılar… peki nerde harfler…
şiir böyle olmaz hüzünbaz… şiir başka bir boyutu zorlamayı denemenin belki bir yoludur.. ama şiirnde sanki boyut yitimi görüyorum… tekrarlama görüyorum.. mesele Yeni bir dil yaratmak….değilmi…boşluklar ve hoşluklar hep var…dışına çıkmak gerekir… şiirlerimi övmüyorum bunalımı kendi dışında alkolde de görmüyorum , varlığımın zaten bir acı olduğunu söylüyorum..ACI ÇEKEN DOSTUNA GERÇEĞİ SÖYLE VE ONA SERT BİR YATAK GÖSTER…
NOKTA VE SİS
dalımdan kıpırdayıp anladım gövdem de ki yarayı
büyüyen çürümek için yaprakları
anlamdım ki yaşama dönerken duruyor her şey
ötelenen başkalarım var hayatta
içimde can çekişiyorlar durmadan başkalarım başkaldıran benlerim
bilmiyordum şizofren bir yanım da hayat
öfkemle tırnaklarken oysa görmüyormusun hayvanca…illetçe yaşamayı…
acıtmıyor inan hiç bir şey
aralarda kaldığım kadar
bedenim ateş içinde, yüzüm buz dağına dönük
haykırmak ve kurtulmak o kadar uzak ki
uzak o kadar yakın ve yalın…
şimdi gözlerimi kim bağlar gündüzden
kim çözer maskelerimi geceleri.
geceleri geceleri.
sevmezsiniz biliyorum umutsuzluğu
ağlamayı, karamsar karanlığı
biliyorum sevmezsiniz hiç
ham ezinçlere alışkın değilsiniz
bir kadehte tezelenen yalnızlığa aşinalığınız yok
biliyorum herkes içinde bir deniz var oysa
kimileri dalgakıranlarında kimileri dalgaların göğsünde
kimileri yosunlu, kayalıklarda kuytu
biliyorum kimileri çoktan alışmış boğulmaya
ve yine biliyorum çıplak ten yırtılmış çığlık hakim maviye
güneş vurdu unuttu herkes yağız gölgelererini
körmüyüm neyim gözlerim uzaklarda hep
uzaklar da
koğuşum kendimim özgürlük başkası
toprağa en fazla yalnızlığı mı gömerim
bengü bir yanlızlık oysa bilinmez sonu
ki tenimin tüm sınırları jiletlenmiştir
çalıntıdır gözlerimin gördüğü
görüyorum uzaklardayım.
su renginde unutuldu akşam
muamma, bir yılan gibi sarıyor cesetleri…
tesellisi yok tecelli eden acılarımın
kırıntıları kaldı lal olurken sevişmelerin
geride kim kaldı sormuyorum mazbataya
her şey mayasını yitirmiş …