Peki ne yapıyorum son zamanlarda?
Uzun süren aylaklık döneminden sonra, sabahları erken uyanmaya alışmaya çalışıyorum, doğama aykırı ama olsun… Tabi erken uyanmak için erken yatmak da lazım, uff ne zor bir iş…
Sigarayı azalttım gibi sanki, ya da kendimi kandırıyorum bilemiyorum.
Yemek yapıyorum bol bol, ben bile bu kadar güzel olduklarına inanamıyorum. Evleneli 4 ayı geçti ve hala bir zehirlenme vakasına rastlanmadı, tuhaf gerçekten. Anasına bak kızını al işte, (:
Yağmur kokusuna bayılıyorum hala. Değişen onca şeye rağmen, değişmeyen bir şey yakalamak bende güzel umutlar uyandırıyor. Balkondan izliyorum yağmuru sadece, cadde lambasının eşliğinde öylesine neşe dolular ki…
Alışveriş yapıyorum çokça. Caddeki tüm dükkanlar kontrolüm altında. Tabi tansaş, pehlivanoğlu, şok ve kipa mağzalarını es geçmek olmaz. Aldığımız kiloların bir numaralı gerçeği. Aslında bunlar olmasa da, elimizde yıllardır vazgeçilmeyen bir nutella var ki; aman yarabbim.. Bak aklıma geldi yine, bana biraz müsade…
Haberleri izliyorum birde. Gerçi izliyor muyum, küfür haznemi mi genişletiyorum bilmiyorum. Nereden geldik, kimlere kaldık ve nereye gidiyoruz… Bu kadar sever misin memleketi, al şımardı işte!
Bağışıklık sistemimle başım dertte. Hasta oldum, oluyorum derken birden bir yanılsamanın tam ortasında olduğumu farkediyorum. Belki şu meşhur ekinezya çayının etkisi olabilir bu ama bünyem bir karar vermeli artık. Şaka bir yana, ekinazya gerçekten oldukça etkili bir bitki. Her akşam bir bardak içmesem çoktan grip denen illet yakama yapışmıştı. Domuz gribi aşısı olmayanlardanım bende. Vücuduma durduk yerde bir virüs postalamayı sevmiyorum. Kendi kendime korunmaya çalışmak ne kadar doğru bilmiyorum ama şu ana kadar becerebildim sanırım.
Uyuma güçlüğü çektiğimden eski kitap kurdu halime yeniden döndüm. Hey gidi günler… Bir günde bir kitap bitirdiğim zamanları özlemişim.
Caddedeki doğal gaz çalışmalarından nefret ediyorum. Sıkıntılı bir insan olduğumdan balkon kapısını sürekli açıktır ve bu yüzden, yani caddedeki toz toprak hadisesi yüzünden salondaki kopkoyu mobilyaların hali harap. Elimde bir toz beziyle yaşamak nasıl bir duygu bilir misiniz? İsyan ediyorum, sesimi duyuramıyorum.
Gülüyorum, eğleniyorum, hayatımın belkide en mutlu zamanlarını yaşıyorum. Yaşamak dediğin böyle bir şey diyorum. Hımm unutmadan arada eskisi gibi karalıyorum yine birşeyler. Nasıl yaşarsan yaşa, yazmadan olmuyor bir türlü. Belki kırık dökük, belki yarım yamalak ama keyifli her zaman. Bir ara hepsinden birer parça ekleyeceğim buraya.
Çok merak edenler mail yoluyla ulaşıyor bana, hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum.
Buradayım yani, gitmedim. Buralarsız olmaz.
Ne diyor şair:
“Yazmak lazım, yazmasam olmaz, olmasa zaten yazmam…”
Hergün girip bakıyorum, fazlasıyla özlemiştik.
Ooo krizantem gelmiş ve harika bir yazıyla günümüzü renklendirmiş. süpersin her zamanki gibi.
haberlere küfür etmek konusuna katılıyorum. Ne olacak halimiz bende bilmiyorum. Hoşgeldin evine. 🙁
Özlemle bekliyorduk, değdi.
Özlüyorduk Seni ama bi şiirler giderdin yani keşke hep takılsan buraya turkboarda seni izlemek takip etmek cok hoşuma gidiyor.. Yorumların karakterin kişiliğin cok farklı şiirleriniz her yönünüz bambaşka .. Cok iyi birisiniz 🙂 Hee.. eğer bilgisayarın mani oluyorsa buralara girmene 🙂 Hemen gönderelim bi kaç bilgisayar;)
Çok naziksin teşekkür ederim. Düzeldi bilgisayarım, Daha fazla buralarda olacağım. Hasret giderme vakti (:
🙂 Ozaman yorumların konularını merak bekliyoruz 8)