Skip to main content
Krizantem Misali

Saçmalama..

By 06 Şubat 20072 Comments

Sen yine umutsuzluk girdabında debelenirken, düşünceler alıp başını gitmişken, ben neler yapıyorum böyle? Yine hüsran mı gözüküyor sevgili yıldız fallarımızda, yoksa falcılar aslında hiç bir şey bilmiyor da, kaderimizi her dakika ben mi değiştiriyorum?

Neler oluyor sevgili, yine neler oluyor?

Yaşam kadar küçük bu mektuplar sana bol gelirken, yüreğimiz kadar, umutsuzluklarımız, acılarımız kadar büyük olan bu sevda niye bize dar geliyor? Paylaşamadığımız ne sevgili, neyin kavgasını yapıyoruz? Bu sevgi yaşantımıza büyük, yüreğimize küçük mü geliyor artık? Birbirimizi suçlamayı terkedeceğimiz vakit gelecek mi, yoksa bu terkedişten sonra biz zaten olmayacak mıyız?


Şekerimiz mi bitti aşkım, artık yürek tatlarımıza yetmiyor muyuz? Çıkarıp atmalı mıyız yoksa üstümüzden bir elbise gibi bu aşkı? Ayrılık lafı sakız olmuşken ağzımızda, hem de artık şekeri bile bitmişken, daha ne kadar çiğnemeyi sürdüreceğiz? Sen bu sevgiyi haketmiyor musun sevgili, biz birbirimizi haketmiyor muyuz? Bu kısır döngü bizi nerde birleştirir ki, bizim için orta yol ortak yol yok mu sevgili? Hangi meridyen kavuşturur bizi, hangi enlem değiştirir dünlerimizi? Söyle nasıl söner bu sevdanın alevi.. Kötü kaderin ardı yok, bak yine merhaba ayrılık.. Peki ya mutluluk; onu nerde kaybettik sevgili? Nerde unuttuk o en güzel günlerimizi, nerde düşürdük yüreğimizdeki aşk bebeğini?

Mutluluk kaf dağının ardında da biz adresimi şaşırıyoruz? Ebabil kuşunun ağzında da kuşun kanadını mı kırdık, onu yaralı mı unuttuk? Saramadık mı sevgimizin kanayan yarasını?

Daha ne kadar boş voltalarla gidip gelebilirim ki o esarete.. Gözlerimdeki perdeyi kaldırmak için neyi bekliyorum.. Sevgimi dibine dek tüketip, kendimden nefret etmek mi bana gerekli olan.. Ancak böyle mi mutlu olacağım bireysel yaşamımda? Herşeyi sonsuza dek konuşmak için, o son ya da sonsuz cümleleri kurmak için daha ne kadar susacağım? Bu bir çığlık sevgili, her gün avaz avaz sustuğum, her gün doya doya yandığım bir çığlık! Ne zaman çıkaracağım kulağımdaki pamukları? Tükeniyorum sevgili, hayatı tüketiyorum. Aşkı bozuk para gibi nasıl da umarsızca çarçabuk harcıyorum değil mi, hüznü bir çocuk gibi nasıl da özenle sulayıp büyütüyorum.. Şaşırıyorum sevgili, şaşırıyorum.. Böyle severken, o insanların mumla aradığı şeyi bulmuşken, yaratmışken, yoketmek için bunca çabama şaşırıyorum!

Söylesene, aklının uçurumunda korka korka kaç defa durup direndim? Aşağı bakmadan bulutlarla eş kaç dönüş yaşamışlığım var? Ben alışkınım yağmurlara da, korkuyorum ya ıslanırsam.. Yağmurda yetmez mi dersin yüzümdeki maskeyi soymaya.. Bu yüzden ağlıyorum işte, kendime bunu yaptığım için.. Sırf bundan dolayı bebekleri de sevmiyorum zaten, çünkü gülüşleri bana olmam gerekeni hatırlatıyor.. Vicdan muhasebesi yapmak için çok geç artık!! Haha (!), sakın gerçek dünyaya çıkma kriz, sen orda otobüse bile binemezsin! Aynadaki yüzden utan, yüzsüz gözlerinden utan..

….

Nasıl bir aşk bu, nasıl kısır döngüler, yüreğimi paralayan.. Evet hayat acımasız, en az senin kadar biliyor musun.. Yangınlar ortasında kırık dökük hayallere vurgun olsak da, sadece senli hayaller baş tacı, hala..

Ve şimdi diyorum ki böyle paramparca;

”Bitme..

Bak içtim, yürüdüm, kederlendim,

Denize girdim, üşüdüm, sana geldim..

Düş bitmeden sen bitme,

Bitmeden sevgi gitme..

Bitme..

Bak koştum, savruldum, hep örselendim.

Cigara ziftlendim, ille de seni sevdim..

Uzaklarda öyle çok kederlendim..

Günler bitmeden bitme,

Bitmeden hasret gitme..”

2 Comments

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.