Bu yeni sayfayı senin için susuyorum,
bak şiirim geldi…
Son belki, belki sonlardan biri yine…
Bilinmezliklerim küskün,
şımarık bir dolu keşkeler ağzımın bir yerlerinde…
Bu Eylül sessizliği pişmanlıklarda karar kılmış,
yapraklar düşerken
yoluna düşmüşüm,
sonra düşmüşüm kaldıranım yok…
Ayağıma takılan tüm taşlarda el emeğim varmış meğer…
Kendi coğrafyanda kaybettin beni..
Kendimi her buluşumda
kaybettim seni…
Kelimelerle çürütüyorum şimdi
adına biriken acıları,
Şarkılar söylüyorum tuhaf makamlarda,
oysa bilmez miyim
sen en sağır yarasın içimde,
içimin en dilsiz yerlerinde…
Yarım elma gönül almanın
bağışlayıcı büyüklüğüne bile dargınım şimdi…
Gördüğün rüyalarda artık olmayışıma sitem bile edebilirim…
Her şeye küfredebilirim hatta, neden aramadan…
‘’Ben böyle değildim yaşarken oldum’’ diyen bir şarkıyı alkışlayabilirim ayakta..
Ölüm kriziyim şimdi, gelsem ne fayda..
Bir kin fırtınası göremediğim gözlerinde okuduğum,
rakılar ağlıyor yudum yudum,
ve sensizliğin sarhoşluğu ayılmıyor…
Kırgın duygularla dolu cepler de
kolay kolay boşalmıyor üstelik…
Hiçbir gece hazır değilse de ansızın gidişlerine,
artık biliyorum,
hoşçakalımsı bir fısıltı duraksanmaz,
ve yanlış olan benim aslında
böyle sevmek bağışlanmaz..
”şımarık bir dolu keşkeler ağzımın bir yerlerinde..”yabancı bi kalemde kendini bulmak bu olsa gerek,beğenmekten öte kıskandım..